BEŞAİRU’L HAYRAT SELAVATI ŞERİFE’NİN FAZİLETİ
Bize iman bahşeden Allah’a hamdolsun! Tüm kainatın efendisine her vakit ve zamanda selât ve selâm olsun!
Şöyle ki, ümmetin şeyhi, imamların imamı, efendilerin efendisi, kutubların kutbu, büyük kurtarıcı, en cömert sığınılan seyyid, Abdulkadir Geylani bazı müridlerine bu selâvatı şerifeyi: “Benden alın, ben de onu Allah Teâla tarafından ilham yoluyla aldım. Sonra peygamberimize sundum ve ona faziletini sormak istedim. O ise, daha sormadan bu selâvatı şerifenin fazileti hakkında bana haber verdi ve dedi ki:
“Bu selâvat kendisini okuyanı en yüksek derecelere yükseltir, gayelerinin en sonuna ulaştırır. Kim bu selâvatı okuyarak bir şey isterse reddedilmez, hayal kırıklığına uğramaz, duaları reddedilmez. Kim bu selâvatı şerifeyi bir kez okursa veya onu taşırsa, Allah onu, meclisinde bulunanları af eder. Eğer bu selâvatı okuyup da eceli gelirse yanına dört tane rahmet melâikesi gelir. Birincisi ondan şeytanı men eder. İkincisi ona kelime-i şehadeti ilham eder. Üçüncüsü onu Kevser Şarabı’ndan sular. Dördüncüsü, elinde cennet meyveleriyle dolu altın bir kap tutarak ona cennetteki yerini müjdeler. Der ki: “Müjde olsun, ey Allah’ın kulu!” Hemen arkasından bakar ve daha ruhu çıkmadan gözüyle orayı görür. Sonra kabrine güvenli, sevinçli ve mutlu bir şekilde girer. Orada vahşet halleri görmez. Kabri ona daralmaz ve kabrinde onun için 40 tane rahmet kapısı açılır ve bu kapının aynısı kıyamet gününde tekrar dirilince bu sefer nurdan bir kapı olarak açılır. Sağında onu müjdeleyen, solunda ona güvence veren birer melek vardır. Üzerine iki kat hülle giydirilir. Ve ona üzerine binmesi için bir Burak hediye edilir. Ne hüsrana uğrar, ne de pişmanlık çeker. Hesabı kolay bir şekilde görülür. Sırat köprüsünün üzerinden geçerken cehennem ona: “Ey Allah’ın azat ettiği kişi, hızlı bir şekilde geç, ben sana haramım” der. Cennete kendisinden öncekilerle beraber girer ve orada ona beyaz, gümüşten kırk kubbesi olan bir yapı verilir. Ve her kubbenin altında altından bir saray vardır. Ve her sarayda nurdan yüz çadır vardır. Her çadırda ise sündüzden bir yatak vardır. Her yatağın üzerinde ise keskin ve güçlü miskten yaratılmış daha henüz dokunulmamış huriden cariye vardır. Bu huri cariyeler sanki tam bir gecede beliren dolunay kadar güzeldir. Sonra ona hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı hiçbir beşerin de aklına gelmeyen güzellikler verilir. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem’den gelen haberde bu selavat-ı şerife şöyle anlatılmıştır. Mîrac gecesi efendimiz Rabbine (Azze ve Celle) yükseldiği zaman:
“Yeryüzü kimindir ya Muhammed!” diye sordu.
Efendimiz: “Senindir Yarabbi!” dedi.
Allah Teâla tekrar: “Gökler kimindir ya Muhammed!” dedi.
Efendimiz: “Senindir Yarabbi!” dedi.
Allah Teâla: “Sırlar âlemi kimindir!” dedi.
Efendimiz: “Senindir Yarabbi!” dedi.
Allah Teâla: “Kürsi kimindir ya Muhammed!” dedi.
Efendimiz: “Senindir Yarabbi” dedi.
Allah Teâla: “Sen kiminsin ya Muhammed!” dedi.
İşte o zaman efendimiz secde etti ve başka bir şey söylemeye haya, engel oldu. Ve Allah Teâla tekrar: “Senin üzerine kim selavat getirir!” diyerek efendimizi daha fazla şereflendirip ta’zim etti. (Yani ona selavat getirdi)
Seyyid Abdulkâdir Geylani: “İşte bu selavatı şerife bu hadise uyan selavat-ı şerifedir” demiştir.
Bu selâvat Rahmetten yetmiş kapı açar ve cennet yolundan acayiplikler gösterir. Bin köle azat eden kişiden daha fazla sevap alır. Bin deve kurban etmiş gibi sevap alır. Yine bin (dinar) altın sadaka vermiş kadar sevap alır. Dahası bin ay oruç tutmuş kadar sevabı vardır ve bu selavatta gizli, keşfedilmemiş bir sır vardır. Yine bu selavatta rızık edinmek kolaylaşır, ahlaklar güzelleşir, hacetler (ihtiyaçlar) giderilir. Yüksek derecelere yükseltilir. Günahlar silinir. Ayıplar varsa örtülür. Zelil içindeki izzetli kılınır.
Evliyaullahtan Seyyid Mekinuddin: “Bu selavatı şerife önceden sadece Salih, kamil olup, tam bir şekilde güzel hasletlere sahip mükafat sahibi kişilere verilir idi” demiştir. Eğer bu selavat-ı şerifeyi okuyanın bir hemmi, üzüntüsü, kederi varsa, selavat şerifede geçen her bir selat-ı selâm okuyan için Kerim Peygamber Aleyhisselâtu Vesselaâm yanında bir şefaat vesilesidir. Bu selavat-ı şerifenin içinde geçen her bir âyeti kerime de, yine okuyan için Mevla Zûlcelâl katında bir şefaatdir. Bu selavat-ı şerife selâvat getirenler için, selâvatı zikredenler için, zikri öğüt alanlar için bir öğüt, hak yola vesile isteyenler için bir vesile ve Kur’an-ı azîmin bir selavat-ı şerifesidir. Bu selavat-ı şerifeye “BEŞAİREL HAYRAT” (Hayırları Müjdeleyen) adını verdiğim selavat-ı şerife işte budur.”