Şekil renkleri

Metin renkleri


Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

Mazlumun duası

6 yıl önce
2.013 izlenme
Favorilerime Ekle
Favorilerimden Çıkar
Lütfen bekleyiniz...
Geniş Ekran Dar Ekran
Reklam 5 saniye sonra kapanacak.
Reklam
Reklamı Geç

Namaz kişinin sığınağı, sıkıntıda olanların, en büyük yardımcısıdır. Çok
önceleri, Horasan ilinin çok âdil bir valisi vardı. Adı, Abdullah bin Tahir. Bu valinin
jandarmaları birgün bir kaç hırsız yakalamış, vâliye bildirmişlerdi… Getirilirken hırsızlardan birisi kaçtı. Hadisenin olduğu sırada Hiratlı bir demirci de Nişabur’a
gitmişti. Bir zaman sonra evine dönerken, yolu Horasan’dan geçiyordu… Kaçan
hırsız olduğunu zannederek, yakaladılar bunu. Diğer hırsızlarla valinin huzuruna
çıkardılar… Vâli:
– Hepsini hapsedin! dedi.
Bu suçu olmayan demirci, hapishanede, abdest alıp, namaz kıldı. Ellerini
uzatıp:
“Yâ Rabbî! Bir suçum olmadığını ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan
ancak sen kurtarırsın!” diye duâ etti.
Bu mazlum demirci böyle yalvarırken, vali evinde uyuyordu. Uyurken dört
kuvvetli kimsenin gelip, tahtını ters çevirecekleri zaman uyandı uykudan. Bu
rü’yadan çok korktu. Hemen kalkıp, abdest aldı. Namaz kıldı iki rek’at. Tevbe
istiğfar etip, tekrar uyudu. Tekrar o dört kimsenin tahtını yıkmak üzere olduğunu
gördü ve uyandı. Kendisinde bir mazlumun âhı olduğunu anladı. Gündüz ki
hırsızlar hatırına geldi. Acaba içlerinde suçsuz olanlar mı var?
Vâli hemen hapishane müdürünü çağırtıp sordu:
– Acaba bu gece hapishanede mazlum birisi kalmış mı?
Müdür dedi ki:
– Bunu bilemem efendim. Yalnız biri namaz kılıyor, çok duâ ediyor.
Gözyaşları döküyor.
– Hemen o adamı buraya getiriniz!
Demirciyi vâlinin huzuruna getirdiler. Vâli hâlini sorup, durumu anladı. Ve
dedi ki: – Sizden özür diliyorum. Hakkını helâl et ve şu bin gümüş hediyemi kabûl et.
Ayrıca herhangi bir arzun olunca bana gel!
Demirci cevaben ne dedi biliyor musunuz?
– Ben hakkımı helâl ettim… Verdiğiniz hediyeyi de kabûl ettim. Fakat, işimi
dileğimi senden istemeğe gelemem.
– Niçin gelemezsiniz?
– Çünkü benim gibi bir fakir için senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa
tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına söylemek kulluğa yakışır
mı hiç? Namazlardan sonra ettiğim duâlarla beni nice sıkıntılardan kurtardı. Nice
muradıma kavuşturdu. Nasıl olur da başkasına sığınırım. Rabbim, nihâyeti
olmayan rahmet hazinesinin kapısın açmış, sonsuz ihsân sofrasını herkese açmış
iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de vermedi? Kim geldi de boş döndü?
İstemesini bilmezsen, alamazsın. Huzûruna edeple çıkmazsan rahmetine
kavuşamazsın…
Tabiî ki, namazın insanı sıkıntıdan kurtarması için şartlarına uygun ve cenabı
Hakka tam bir tevekkül içinde kılınması şarttır. Allaha tam bir teslimiyet sağınma
şeklinde kılınmalıdır. Gerçekten, insan sıkıntıya düştüğünde hemen abdest almalı,
namaz kılmalı. Kur’ân-ı kerîm okumalıdır. Tecrübeyle sabittir, böyle yapanların çok
kerre, sıkıntılarının hafiflediği görülmüştür. Fakat, kılınan namazın şartlarına uygun
olması lâzım.