Alâeddîn Konevî (k.s)
Alâeddîn Konevî (k.s)
Evliyânın büyüklerinden. Fıkıh, kelâm, tefsîr, usûl ve edebiyât âlimi. Asıl ismi Ali bin İsmâil bin Yûsuf el-Konevî, künyesi Ebü’l-Hasan, lakabı Alâeddîn’dir. 1270 (H.668) senesinde Konya’da doğdu. 1328 (H.728)’de Şam’da vefât etti. Alâeddîn Konevî, doğduğu yer olan Konya’da yetişti. 1293 senesinin başında Şam’a gitti. Burada; İbrâhim bin Ömer, Ebü’l-Fadl bin Asâkir el-Ebrugûhî, ed-Dimyâtî, Zemlekânî Ömer bin Kavvâs, İbn-i Savvaf, İbn-i Dakîk-ıl-Iyd gibi âlimlerden ilim öğrendi. Tâcüddîn Haslânî’den usûl-ı fıkıh öğrendi. Ayrıca büyük âlim Şemsüddîn Ebkî’nin derslerini tâkib etti. Fıkıh, kelâm ve tefsîr ilimlerinde yüksek bir dereceye erişti. Alâeddîn Konevî hocalarından icâzet, diploma aldıktan sonra Şam’da İkbâliyye Medresesinde ders vermeye başladı. Sonra bu görevinden ayrılarak Kâhire’ye gitti. Bu sırada çok fakirdi. Fakat, kimseye ihtiyâcını belli etmedi. Onun bu hâli, Şerifiyye Medresesinde müderris ve Selâhiyye Dergâhının idâresi kendisine verilinceye kadar devâm etti. Emîr Nâsır hürmet eder ve onu överdi. Yine emîrlerden Arün Şah da; “Ondan başkası gönlümü doldurmadı.” derdi. Alâeddîn Konevî, aynı zamanda tasavvuf ile de meşgûl oldu. Çok düzenli bir hayatı vardı. Öğleye kadar ilim ile meşgûl olur ve namaz kılardı. Öğle vakti biraz yemek yer, sonra bir arkadaşını veya bir hastayı ziyâret eder veya birisine, yardımcı olmak için evinden çıkardı. Sonra günün geriye kalan kısmını, Allahü teâlâya tâat ve ibâdet ile geçirirdi. Şam’da ve Mısır’da ilmi ile herkese faydalı oldu. İlim tâlibleri ondan çok istifâde etti. Herkes bilmediğini sorup öğrenirdi. İlim ile meşgûl olurken, takvâya da çok sarılırdı. Vakar sâhibi idi. İslâmiyetin hükümlerine uymakta ve talebelerine bunları îzâh edip tatbik ettirmekte çok titiz idi. Bir defâsında talebelerinden birinin Kur’ân-ı kerîm okurken, kendisine suâl soran birine cevap verdiğini gördü. Bunun üzerine talebelerine Kur’ân-ı kerîme tâzim etmek, hürmet göstermek için şu hususlara dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi: Kur’ân-ı kerîm okumadan önce dişleri misvâklamak, mazmaza ile ağızı temizlemek, güzel koku sürünmek, güzel elbise giymek, geceleyin sesli, gündüz gizli okumak sûretiyle Kur’ân-ı kerîme hürmet gösteriniz. Kur’ân-ı kerîm okurken, birisinin sözü ile okumayı kesmeyiniz. Çünkü, başkasının sözünü, Allahü teâlânın kelâmına tercih etmek câiz değildir. Zîrâ bu şekilde kırâati kesmek, Kur’ân-ı kerîm kırâatının güzelliğinin gitmesi ve kırâatı hafife almak gibi bir durum hâsıl eder. Biz bundan Allahü teâlâya sığınırız. Kur’ân-ı kerîm okurken sesi güzelleştirmeli ve mahzun olarak okumalıdır. Şarkı, türkü okur gibi tegannî ile okumamalıdır. Kur’ân-ı kerîmi tertîl ile okumalıdır. Allahü teâlâ, Müzzemmil sûresinin dördüncü âyet-i kerîmesinde meâlen; “Kur’ân’ı da yavaş ve açık olarak, güzelce oku.” buyuruyor. Alâeddîn Konevî hazretleri her hareketini Peygamber efendimize uydurmaya çalışırdı. Talebelerine bu şekilde olmadıkça, Resûlullah efendimize gerekli hürmet ve tâzimin yapılmış olamayacağını bildirirdi. O, Resûlullah efendimize uymak, O’na hürmet göstermek için şu hususları talebelerine şart koşmuştur: 1. Resûlullah’ın mübârek isimleri geçtikçe salat ve selâm getirmek. 2. Resûlullah efendimiz ziyâret edildiğinde kabr-i şerîfinin yanında sesi yükseltmemek. 3. Resûlullah’ın haremi olan Medîne-i münevvereye tâzim ve hürmette bulunmak, orada yasaklanan şeylerden (veya günah işlemekten) sakınmak ve Medîne-i münevvere ehline ikrâmda bulunmak. 4. Resûlullah efendimizin mübârek sözlerinden ve işlerinden bildirilen bir şeyi, O’nun şânını hafife alacak bir şey ile mukâbele etmemek. Mesela Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem falanca şeyi severdi denince, hâlbuki ben onu sevmem dememek. 5. Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîf kitaplarının üzerine, başka her hangi bir kitap veya herhangi bir ev eşyâsı koymamak. 6. Allahü teâlânın ism-i şerîfi veya Resûlullah efendimizin mübârek isimlerinin bulunduğu bir kâğıdı atmamak. Böyle kâğıtlar yırtılmaz. İslâm harfleri ile yazılı olan kâğıtlara da hürmet etmek lâzımdır. Bunları temiz bir beze sardıktan sonra çiğnenmeyecek yerde toprağa gömmek veya yakmak lâzımdır. Büyük âlimlerden Kemâlüddîn Udfevî hazretleri Alâeddîn Konevî hazretleri hakkında şöyle demektedir: “O, zamânının en büyük âlimlerinden idi. Tasavvufun temel bilgileri onunla kuvvet buldu. Otuz seneye yakın Mısır’da kaldı. İlim ehline, çeşitli ilimlerin inceliklerinden çok şeyler öğretti. Evinden, sabah namazı vakti gelince, vekar ve sükûn ile çıkardı. Gün ortasına, yâni öğleye kadar talebelerine ders verirdi.” Alâeddîn Konevî hazretleri 1327’de Şam’da kâdılık mevkıine getirildi. 1328’de vefâtına kadar adâletle hükmetti. Kendisi hak, iffet ve temizlik husûsunda çok dikkatli davranırdı. Kabri Şam’dadır. Alâeddîn Konevî’nin eserlerinden bâzıları şunlardır: 1) El-A’lâm fî Hayât-il-Enbiyâ aleyhisselâtü vesselâm, |