Cinlerin Abdülkadir Geylani’nin Emrine Uyuşu
Cinlerin Hz. Pir’in Emrine Uyuşu
Şeyh Ebu Muhammed, Ali b. İdris Yakûbî dedi ki: Şeyh’i işittim şöyle diyordu:
—“İnsanların şeyhleri vardır. Cinlerin de şeyhleri vardır. Meleklerin de şeyhleri vardır. Ben ise hepsinin şeyhiyim.” Ravi: —Onu ölüm hastalığındayken evlatlarına şöyle derken işittim:
—“Benim sizinle ve tüm mahlûkatla aramdaki mesafe, gökle yer arasındaki mesafeden daha uzaktır.” Evlatları Abdulvehhab ve Abdurrezzak bana dedi ki:
—“İnsanlardan bazıları vardı ki ona gelir ve Şeyh onu uzaktan gördüğünde, o kimsenin duymayacağı bir sesle; “Merhaba Allah’ın sevdiğine” derdi. Yine insanlardan bazısı olurdu ki onu uzaktan gördüğünde;“Merhaba olmasın Allah’ın tard ettiğine (kovduğuna).”
Büyük Şeyh Arif Billâh Ebu Saîd Kaylevi (ra) dedi ki:
—“Birçok kere Resulullah’ı صلى الله عليه وسلم ve diğer Enbiyâ’yı Şeyh Abdûlkadir’in meclisinde gördüm. Hızır’da yanındaydı. Ufuklarda rüzgârın gezip dolaştığı gibi Peygamberlerin ruhları da semavatta göklerde ve yerde gezip dolaşıyordu. Meleklerin ona kafile kafile geldiklerini gördüm. Ricali gayb’i ve cinleri onun meclisinde bulunmak için yarış ederlerken gördüm. Ebu Abbas Hızır’ın (as) da onun meclisine çokça geldiğini gördüm ve bunun üzerine ona bunun sebebini sordum.” O:
—“Kim felah bulmayı kurtuluşa ermeyi istiyorsa, ona gereken bu meclise devam etmesidir.” dedi.
Ebu Said Abdullah b. Ahmed b. Ali el-Bağdadî el-Ezci, başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatmıştır:
“537’de, 16 yaşında Fatıma ismindeki kızım evin damına çıkmıştı. Baktım aşağı inmedi. Nedenini sonra öğrendim ki; kızımı kaçırmışlar. Büyük bir korku ve heyecan içerisinde hemen Şeyh Abdûlkadir’e (ks) koştum, durumu kendisine anlattım. Bana şu tavsiyede bulundu:
“Bu gece hiç vakit kaybetmeden Kerh’in harabelerine git. Beşinci tepede yerde otur, “Bismillah, Şeyh Abdûlkadir’in niyetine”, diyerek bir daire çiz. İyice karanlık basınca oradan çeşitli kılıktaki cinler sana görünüp geçecekler. Seher vakti olunca büyük bir debdebe ve tantana içinde onların kralları beraberinde birçok cin olduğu halde gelecek. Sana ne istediğini soracak. Ona, “Beni Abdulkadir (ks) gönderdi” diyerek kızının durumunu anlatırsın.”
Bu tavsiye üzerine dediği yere gittim, bana tembih ettiklerini bir bir yaptım. İyice karanlık basınca baktım ki; korkunç manzaralı cinler bölük bölük gelmeye başladılar, fakat çizmiş olduğum daireden içeri giremedikleri için bana yaklaşamadılar. Neden sonra kralları büyük bir debdebe ve tantana
içinde geldi ve “Ne istiyorsun söyle bakalım?” dedi. “Beni sana Şeyh Abdûlkadir (ks) gönderdi”, dedim. Şeyhin ismini duyunca hemen attan indi, yeri öptü. Yanındakilerle birlikte dairenin dışında oturdu ve sordu. Ona olayı anlattım.
―“Bunu hanginiz yaptı? Bunu kim yaptı?” diye çıkıştı.
―“Bilmiyoruz kimin yaptığını.” dediler.
―“Mutlaka biriniz yapmıştır bu işi!” diye bağırınca, “Mârid” adında bir cin, kızı yanına alarak meydana çıktı. “İşte ben kaçırdım kızı” dedi.
―“Neden yaptın ey “Marid” bu işi?” dedi.
―“Kız gayet güzeldi. Güzelliğine dayanamayıp ona âşık oldum da onun için kaçırdım,” dedi. Bunun üzerine hemen;
―“Vurun şunun boynunu! “dedi ve bana kızımı teslim etti.
Kendisine;
―“Bugüne kadar, senin gibi Şeyh Abdûlkadir (ks)’in emrine candan imtisal eden birini görmedim”, deyince;
―“Bu nasıl olmasın ki; O, her gece evinden bakar, cinleri seyreder, cinler onu görünce korkularından sağa sola kaçışırlar. Allah جل جلاله sevdiği bir kulun emrine insanlardan ve cinlerden birçoklarını verir.” diye mukabele etti.