Hicretin 10. Senesindeki Mühim Bazı Hadiseler
Hicretin 10. Senesindeki Mühim Bazı Hadiseler 2
ESVEDİ ANSÎ’NİN, NÜBÜVVET DAVASIYLA ORTAYA ÇIKIŞI
Peygamber Efendimizin Veda Haccından sonra, etraftan gelen Müslü- manlar memleketlerine dönmüşlerdi. Aldıkları talimatları memleketlerine götürmüşler, halka onları anlatmışlardı. Veda Haccı esnasında inen Mâide Sûresinin üçüncü âyeti kerîmesi, dinin kemâle erdiğini beyan ediyordu. Bu, Resûli Kibriya Efendimizin aynı zamanda vefatının da yakınlaştığının ifadesi oluyordu. Bunu bir kısım Müslüman sezmişti. Veda Haccından sonra Peygamber Efendimizin hastalanması ise buna kuvvet vermişti. Bu esnada Araplardan bazı kimseler peygamberlik dâvasına kalkıştı. Bunların ilki, Benî Ans Kabilesinden Esvedi Ansı diye tanınan Abhele b. Ka’b idi. Kâhin ve hokkabaz bir adamdı; sözleriyle halkı tesir altına alırdı.” Yemen’de ortaya çıkan bu adam, peygamber olduğunu ve meleklerin kendisine vahiy getirdiğini iddia etmeye başladı. Birtakım yalan, dolan ve hilelerle Yemen ahalisinden birçok kimseyi aldattı. Necran halkı da ona tâbi oldu. Daha sonra San’a’ya gidip orayı da zaptederek fesad ve irtidat dairesini genişletti. Yemen’de bulunan Müslüman vali ve memurlar orayı terk etmek durumunda kaldılar. Hz. Muaz b. Cebel, Ma’rib’ de bulunan Ebû Musa el Eş’arî Hazretlerinin yanına gitti. Daha sonra ikisi oradan Hadramut’a gittiler. Resûli Kibriya Efendimiz, durumu haber aldı; Yemen’deki Müslümanlara, “Her nasıl olursa olsun Abhele’nin hakkından geliniz!” diye haber gönderdi.” Yemen’deki Müslümanlar bu emir üzerine harekete geçtiler; sonunda, onu evinde öldürdüler. Esved’in öldürüldüğü haberi, Medine’ye, Peygamber Efendimizin vefatından bir gün önce, Pazar günü ulaştı. Yalancı Esved’in öldürülmesinden sonra Müslüman vali ve memurlar tekrar Yemen’e döndüler.
MÜSEYLİMEİ KEZZABIN PEYGAMBERLİK İDDİASIYLA ORTAYA ÇIKIŞI
Yine, Hicret’in 10. senesinde, Müseylimei Kezzab, Yemame’de peygamberlik dâvasına kalkıştı. Müseylime, daha önce Benî Hanife temsilcileriyle Medine’ye gelerek Peygamber Efendimizle görüşüp Müslüman olmuştu. Yemame’ye dönünce irtidat etti.” İrtidat ettikten sonra Müseylime, Peygamberimize ortak olduğunu iddia etmeye ve yaymaya başladı. Kısa zamanda hokkabazlık ve sihirbazlığıyla Benî Hanif ve Yemame halkından birçok kimseyi kandırıp etrafına topladı. Hattâ, bir ara Kur’ânı Kerîm’i bile taklide kalkıştı! Birtakım gülünç sözler dizip Kur’ân diye okurdu. Uydurduğu lâflardan bazıları şunlardı: “Fil nedir? Filin ne olduğunu sana ne bildirdi? “Onun hurma lifinden ip gibi kuyruğu ve uzun hortumu vardır. Bu, Rabbimizin yarattıklarından azıcığıdır!” Museylime’yi gülünç duruma sokan bir başka sözü ise şuydu: “Ey kurbağa kızı kurbağa!.. Ne diye nak nak, vak vak edip duruyorsun! “Üstün suda, altın balçıkta! Sen, ne suyu bulandirabilirsin, ne de içene mâni olabilirsin! Yarasa, sana ölüm haberini getirinceye kadar yerde bekle!” Peygamber Efendimiz, Necid diyarında bulunan Müslümanlara da haber göndererek, Müseylimei Kezzab’ın hakkından gelmelerini emir buyurdu. Resûli Kibriya Efendimizin ebediyet âlemine irtihalinden sonra, Hz. Ebû Bekir, Hâlid b. Velid komutasında Müseylime’nin üzerine bir ordu gönderdi. Vahşî b. Harb, Hz. Hamza’yı şehid ettiği harbesiyle onu öldürdü.