Şarapçının sonu
Abdülazîz Revvâd hazretleri başından geçen ibret verici bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
Medîne-i münevverede idim. Bir gece Mescid-i Nebî’ye gidiyordum. Bir kadın telaşla
yaklaşıp; “Ey efendi! Eğer sevab kazanmak istiyorsan yardıma gel! Şurada bir hasta var
can çekişiyor, ölmek üzere. Yanındakiler hep kadın. Bir erkek yok ki, ona şehâdet
kelimesini telkin etsin, söyletsin!” dedi.
Hemen oraya gittim. Ölmek üzere olan adam, kelime-i şehâdeti söyletmek için ne kadar
uğraştıysam bir türlü söyleyemedi!
Birara gözlerini açıp; “Kaç defâdır bunu söyle diyorsun. Fakat ben söyleyemiyorum. Ben
bu kelime-i şehâdetten veİslâm dîninden yüzümü çevirmişim.” dedi ve sonra öldü.
Adamın kim olduğunu ve hâlini araştırdım. “Bu adam devamlı şarap içerdi!” dediler. Kendi
kendime, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâmın; “Şarap içmeyi âdet eden,
vesene (puta) tapan gibidir.” buyurması elbette doğrudur, dedim.