Ezan ve Kamet
Ezan ve Kamet
Erkeklerin, ister tek başlarına kılsınlar, ister edâ isterse kaza kılsınlar, ister seferde ve isterse hazarda bulunsunlar, farz namazlarını kılarlarken ezan ve kamet okumaları müekked sünnet olup kadınlara mekruhtur.
Ezan ve Kametin Okunuş Şekli
Ezan okumak için Önce dört kere tekbir getirilir, (yani “Allâhü ekber” denir), sonunda da iki kere aynı lafızlarla tekbir getirilir. Her iki şahadeti (“Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah” cümlelerini) söylerken, önce sessiz bilahare yüksek sesle söylememelidir. Sabah ezanında buna, “Hayye ale’lfelah” tan sonra iki kere “es-Salâtü hayrım mine’n-nevm” lafzı ilâve edilir. Kamet de tıpkı ezan gibidir, ancak “Hayye ale’l-felâh”tan sonra iki kere “Kad kameti’s-salâh” denilir. Müezzin ezanı ağır ağır, kameti ise seri okur. Ezan olduğu bilinse dahi (meselâ ezanın) Farsça okunması uygun olmaz. En doğrusu da budur.
Ezanın sözleri ve anlamı:
“Allâh-ü Ekber” (Allah en büyüktür) (4 kere),
“Eşhedü en lâ ilâhe İllAllah” (Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur) (2 kere),
“Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah” (Şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir) (2 kere),
“Hayye ale’s-salâh” (Haydi namaza) (2 kere),
“Hayye ale’l-felâh” (Haydi kurtuluşa) (2 kere),
“As-salatu hayrun mine’n nevm” (Namaz uykudan hayırlıdır) (2 kere), (Sadece sabah ezanında),
“Allâh-ü Ekber” (Allah en büyüktür) (2 kere),
“Lâ ilâhe İllAllah” (Allah’tan başka ilâh yoktur) (1 kere).
الله اكبر
اشهد ان لا اله الا الله
اشهد ان محمدا رسول الله
حي على الصلاة
حي على الفلاح
*الصلاة خير من النوم
الله اكبر
لا اله الا الله
EZAN Arap dilinde, kendisiyle bildirimde bulunulan herşeye, “ezan” denir. Şeriat ıstılahında ise ezan, belli lafızlarla namaz vaktinin girdiğini bildirmekten ibarettir. Ezanın, vakit girer girmez okunması şartı yoktur. Hicretin birinci yılında meşru kılınmıştır ezan. İkinci yılında olduğunu söyleyenler de vardır. Daha önceleri namaz vaktinin girdiği gelip geçenlere, “Namaza, namaza” tarzında çağırılmak suretiyle bildirilirdi. Sonra Rasûl (Aleyhisselâm) ve ashabı toplanıp, namaz vaktinin girdiğinin Müslümanlara hangi şekilde duyurulacağı hususunda müşaverede bulundular. İçlerinden biri çan çalınmasını teklif etti; Hıristiyanlannkiyle aynı olacağı için bu uygun görülmedi. Bir diğeri ateş yakılmasını söyledi; bu da Mecûsîlere benzeyeceği için tasvib edilmedi. Neticede herhangi birşey üzerinde ittifak sağlanamadı. Sonra Abdullah b. Zeyd bir rüya gördü. Rüyasında birisi ona, ezanın lafızlarını öğretti. Sabah olup da rüyasını Rasûlullah (Aleyhisselâm)’a anlatınca, Efendimiz beğendi ve (namaz vaktinin) ilanı için bu cümlelerin Bilâl’e bildirilmesini emretti. îşte bu hâdiseden sonra farz
namazlarda ezan okumak müekked sünnet oldu.